SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 35 >>

باب بيان عدد شعب الإيمان وأفضلها وأدناها، وفضيلة الحياء، وكونه من الإيمان

12- İMAN ŞU'BELERİNİN SAYISINI, BUNLARIN EN ÜSTÜN VE EN AŞAĞI OLANINI, HAYA'NIN FAZİLETİNİ VE ONUN İMANDAN OLDUĞUNU BEYAN BABI

 

57 - (35) حدثنا عبيدالله بن سعيد، وعبد بن حميد. قالا: حدثنا أبو عامر العقدي. حدثنا سليمان بن بلال، عن عبدالله ابن دينار، عن أبي صالح، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم  قال: "الإيمان بضع وسبعون شعبة. والحياء شعبة من الإيمان".

 

[:-151-:] Bize Ubeydullah b. Said ve Abd b. Humeyd tahdis edip dediler ki: Bize Ebu Amir el-Akadi tahdis etti (Dedi ki:) Bize Süleyman b. Bilal, Abdullah b. Dinar dan, o da Ebu Salih'den, o da Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayet etti. Ebu Hureyre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu nakletti:

 

"İman yetmiş küsur şubedir. Haya'da imandan bir şubedir. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 9, 4676; Tirmizi, 2614; Nesai, 5019, 5020 -uzun olarak- 5021 "iman yetmiş küsur şubedir" ibaresini zikretmeden muhtasar olarak; İbn Mace, 57 -uzunca-; Tuhfetu'lEşraf, 12816

 

NEVEVİ ŞERHİ: "Ebu Amir el-Akadi"nin adı Abdulmelik b. Amr b. Kays'dır. Mukaddimenin baş taraflarında zayıflardan rivayet nakletmenin yasak oluşu babında buna dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "İman yetmiş küsur şubedir" buyruğunu bu şekilde Ebu Amir el-Akadi'den, o Süleyman b. Bilal'den, o Abdullah b. Dinar'dan, o Ebu Salih'ten, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' den diye bu şekilde rivayet etmiştir.

 

 

AHMED DAVUDOĞLU AÇIKLAMASI İÇİN bBURAYA TIKLA

 

 

58 - (35) حدثنا زهير بن حرب. حدثنا جرير، عن سهيل، عن عبدالله بن دينار، عن أبي صالح، عن أبي هريرة؛ قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "الإيمان بضع وستون شعبة. فأفضلها قول لا إله إلا الله. وأدناها إماطة الأذى عن الطريق. والحياء شعبة من الإيمان".

 

[:-152-:] Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti (Dedi ki): Bize Cerir, Süheyl'den, o da Abdullah b. Dinar'dan, o da Ebu Salih'den, o da Ebu Hüreyre'den naklen rivayet eyledi.

 

Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İman yetmiş küsur -yahut altmış küsur- şubedir. Bunların en faziletIisi La ilahe illallah demek, en aşağısı ise yolda rahatsızlık veren şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir. "

 

 

Tahric bilgisi 151 numaralı hadis ile aynıdır.

 

A.DAVUDOĞLU

AÇIKLAMA: Bu hadîsi Buharî «Altmış küsur» lafzıyla şeksiz olarak rivayet etmiştir. Ebu Davud, Tirmizi ve diğer bazı zevat da onu Süheyl tarikinden «yetmiş küsur lafzıyls şeksiz olarak rivayet etmişlerdir. Müslim'in buradaki rivayetinde ravi Süheyl, yetmiş küsur mü yok­sa altmış küsur mu buyurulduğu hususunda şek etmiştir.

 

Burada: «Haya da imanın bir şu'besidir buyurulmuş; diğer rivayette: «Haya imandandır.» başka bir rivayette: «Haya ancak hayır getirir.» daha başka bir rivayette:« «Hayanın hepsi hayırdır.» denilmiştir.

 

Haya: İstihya yani utanmak manasına gelir. Lügat ulemasına göre istihya, hayattan alınmıştır. Utanmak manasına gelen haya, hissin kuvvet ve letafetindedir.  Eziyet veren şeylerden murad: yol üzerindeki diken, taş ve moloz gibi şeylerdir.

 

 

NEVEVİ ŞERHİ: "Zuheyr'in Cerir'den, o Suheyl'den, o Abdullah b. Dinar'dan, o Ebu Salih'ten, o Ebu Hureyre'den diye rivayetinde yetmiş küsur yahut altmış küsur" şeklindedir. Evet, Sehl'in naklettiği rivayet yoluyla Müslim'de "yetmiş küsur yahut altmış küsur" diye şüphe ile rivayet edilmiştir.

Buhari ise bunu kitabının baş taraflarında el-Akadi yoluyla gelen rivayetle altmış küsur diye şüphe sözkonusu olmaksızın rivayet etmiştir. Ebu Davud,

 

Tirmizi ve başkaları da Suheyl'in rivayeti olarak "altmış küsur" diye ve şüphe ifadesi olmaksızın rivayet etmişlerdir. Tirmizi bu hadisi bir başka yoldan rivayet edip, o rivayette: "Altmış dört bab (çeşit)dır" diye rivayet etmiştir.

 

İlim adamları iki rivayetten hangisinin daha tercih edileceği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Kadı Iyaz doğrusu diğer hadislerde diğer ravilerin naklettiği gibi altmış küsur olduğudur derken, Şeyh Ebu Amr b. es-Salah (rahimehullah) şöyle demiştir: Suheyl'in rivayetinde görülen bu şüphe, Suheyl' den gelmektedir. Hafız Ebu Bekr el-Beyhaki (rahimehuIlah) da böyle demiştir. Ayrıca Suheyl' den şüphe etmeksizin yetmiş küsur dediği de rivayet edilmiştir.

Süleyman b. Bilal ise bu hadisi Amr b. dinar'dan şüphe etmeksizin, kesin ifade ile rivayet etmiştir. Bu rivayet Sahihayn' de tahriç edilmiştir. Şu kadar var ki bizim elimizde bulunan Müslim'in kitabında "yetmiş küsur" şeklinde iken d.:mizdeki Buhari kitabında altmış küsurdur. Bunların her birisinin bu iki kitaptan hangisinde ne şekilde geldiğini nakletmiş bulunmaktayım. Bu iki rivayetin her birisinin bu hadisin rivayet yollarında bilinen bir rivayet olduğunda herhangi bir problem yoktur. Ancak tercihte ihtilaf etmişlerdir.

 

(İbnu's-Salah devamla) dedi ki: İşi sağlam tutmak ve ihtiyat bakımından daha uygun görülen daha az şubeyi sözkonusu eden rivayetin tercih edilmesidir ama aralarından daha çoğunu sözkonusu eden rivayeti tercih edenler de vardır. Ebu Abdullah el-HalIm! işte bu rivayeti tercih etmiştir çünkü hüküm, fazla olanı şüphesiz, kesin olarak hıfz edip, rivayet eden kimsenin lehine verilir. (Devamla) Şeyh (İbnu's-Salah) dedi ki: Diğer taraftan bu şubeleri tek tek tayin etmek ile ilgili söylenecek sözler uzayıp gider. Bu hususta pek çok eserler tasnif edilmiştir. Bunların en faydalı olanları ise Buhara' da Şafiilerin imamı olan Ebu Abdullah el-Halimi'nin Kitabu'l-Minhac adlı eseridir. O aynı zamanda Müslüman imamların en üstünlerinden birisi idi. Hafız Ebu Bekr el-Beyhaki (rahimehuIlah) da oldukça değerli ve dopdolu eseri olan Şuabu'lİman'da da onun izini takip etmiştir. -İbnu's-Salah'ın ifadeleri bunlardır.-

 

Kadı Iyaz (rahimehuIlah) dedi ki: (Küsur anlamındaki) bıd ve bıd'a lafızları be harfi hem kesreli, hem fethalı (bad' ve bad'a şeklinde) okunabilir. Ancak bu sayıların kastedilmesi halinde böyledir. Eğer et parçası anlamında kullanılacak olursa be harfi sadece fethalı okunur. Sayı için kullanılırsa üç ila on arası hakkında kullanılır. Üç ila dokuz arası hakkında kullanıldığı da söylenmiştir. el-Halil dedi ki: Bıd' (küsur) yedi demektir. İki ila on arası olduğu da, on iki ila yirmi arası olduğu da söylenmiştir ama on iki için kullanılmaz. Derim ki:

İşte bu görüş daha yaygın ve daha güçlü olan görüştür.

 

"Şube" ise bir şeyin bir parçası, bir bölümü demektir. Buna göre hadis:

Yetmiş küsur haslettir anlamına gelir.

Kadı Iyaz (rahimehullah) dedi ki: Daha önce imanın asıl anlamının sözlükte tasdik demek, şeriatta ise kalp ve dilin tasdiki anlamında olduğu açıklaması geçmiş bulunmaktadır. Şeriabn zahir ifadeleri imanı burada görüldüğü gibi ameller hakkında da kullanmaktadır. Bu amellerin en faziletiisi la ilah e illaIlah en sonuncuları ise yoldan rahatsızlık verici şeyleri kaldırmaktır. İmanın kemalinin amellerle, tamama ermesinin itaatlerle söz konusu olduğunu, aynı zamanda itaatlere bağlanıp bu şubeleri katmanın da tasdikin genelinden ve ona dair delillerden olduğunu, bunların tasdik ehli kimselerin ahlakını teşkil ettiklerini de söylemiştik. Buna göre bunlar iman adının hem şer'i, hem sözlük anlamının dışında değildir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) herkes için muayyen olarak gerekli olan ve o sahih olmadıkça diğer şubelerden hiçbirisinin sahih olmayacağı tevhidin bu şubelerin en faziletlisi, en üstünü olduğuna, en aşağısının ise Müslümanlara zarar vermeleri umulan yolda kendilerine rahatsız verebilecek şeyleri ortadan kaldırmak olduğuna dikkat çekmiştir. Bu iki uç arasında ise çok sayıda şube bulunmaktadır. Eğer müçtehid (olanca gayret ile çalışan) bir kimse galip zan ve ileri derecede sıkı bir takip ile bunları tespit etmeye kalkışacak olursa tespit etme imkanını bulabilir. Nitekim daha önce geçenlerden bazıları bunu yapmış bulunmaktadır. Bununla birlikte bunlar Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kastettikleridir, diye hükme varmak zordur. Diğer taraftan bunların muayyen olarak tek tek bilinmesi de gerekmez, bunları bilmemenin imana zararı da yoktur çünkü imanın asılları (kökleri) ve dalları da kesin olarak bilinmektedir, şubelerinin bu sayıda olduğuna inanmak ise iemalı olarak gerekli bir husustur. -Kadı Iyaz (rahimehullah)'ın açıklamaları bunlardır.-

 

İmam, hafız Ebu Hatim b. Hibban dedi ki: Bir süre bu hadisin manasını adım adım takip ettim, bu itaatlerin sayımını, dökümünü yaptım. Bunların burada belirtilen sayıdan çok daha fazla olduklarını gördüm. Bu sefer sünnetlere döndüm,  Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in imandan diye saydığı itaatleri saydım. (2/4) Bu sefer de bunların yetmiş küsurdan az olduklarını gördüm. Yüce Allah'ın kitabına döndüm, onu dikkatle okudum, yüce Allah'ın imandan saydığı her bir itaati saydım, onların da yetmiş küsurdan az olduklarını gördüm. Kitaptakileri, sünnettekilere ekledim, tekrar edilenleri düştüm, bu sefer yüce Allah'ın ve nebisinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imandan diye saydığı her bir şeyin yetmiş dokuz şube olduğunu, ne fazla, ne eksik olmadığını gördüm. Böylelikle Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in, bu sayının kitap ve sünnetteki rivayetlerde yer aldığını kastetmiş olduğunu anladım.

 

Ebu Hatim (rahimehullah) bütün bunları Vasfu'l-İman ve Şuabuhu adlı kitabında sözkonusu etmiş ve aynı zamanda yetmiş küsur şube olduğunu rivayet edenlerin rivayetlerinin sahih olduğunu da ifade etmiştir çünkü Araplar onun dışındakilerin sözkonusu olmayacağını kastetmeksizin bir şey hakkında bir sayı zikredebilirIer. Bunun kitabında sözünü ettiği benzer örnekleri de vardır, iman ve İslam ile ilgili hadisler de bu türdendir. Yüce Allah en iyi bilendir.